Donor aşırı alımı ( donor overharvesting): son yıllarda estetik operasyonlara ve saç ekimine olan ilginin artması sonucu bu operasyon çok fazla yapılır hale geldi. Bu da beraberinde artan sayıda uzman olmayan kişilerin ( doktor dışı ) bu işe girmesine ve komplikasyonlara sebep oldu.  

Donör bölge sınırlı sayıda saç kökü (folikül) içerir. Gerçek anlamda folikül çıkartılması yapıldığında saç köklerinin alındığı bölgeden tekrardan saç çıkmaz. Sınırlı sayıdaki bu foliküllerden  belirli bir oranın alınması gerekir. Donör alandaki kalan saçların kapatıcılığı saçların uzunluğu ile de orantılıdır. Örneğin homojen %20 lik bir graft alımı donör bölgede çok fazla iz oluşturmazken %40 sık bir oranda saçların uzun kullanılması gerekebilir. İz oluşmasında bir diğer faktörde operasyon sırasında kullanılan punch ( saç kökleri alınırken kullanılan silindirik alet) çapları ile ilgilidir. Küçük çaplı punchlar kullanıldığında ( örneğin 0,65-0,75 mm gibi ) iz oranı daha da azalacaktır. Yüksek çaplı punchlarda ( 0,9 ve üstü gibi ) ise iz ( skar ) gelişme riski artacaktır. Punch çapına karar verirken önemli olan folikülün saç kökünün tam bir bütün olarak gelmesini sağlayacak en ideal punch çapını tercih etmektir. Punch çapı küçüldükçe saç köklerinin alımı sırasında parçalanmalar ve kayıplar artarken , punch çapı büyüdüğünde ise bu kayıplar en aza iner. Ancak bu seferde iz sorunu ortaya çıkar.  İşte tam burada saç ekim cerrahının doktorunun deneyimi ve bilgisi devreye girer. Saç köklerinin sağlam bir şekilde çıkartılacağı ve aynı zamanda en az iz oluşturan en ideal punch çapı tercih edilmelidir.  Bu dengenin sağlanması donör bölgede oluşabilecek hasarı en aza indirir. 

Bir diğer önemli konu ise alım yüzdesi ve beraberindeki alım sıklığı yani homojenitesidir. Örneğin bir alandan belli bir yüzde sağlamak için o bölgeye yoğunlaşmak yerine alımın tüm donör alana dağıtılması daha doğru bir yaklaşım olur. Böylece donör alanda iz oluşması ve aşırı graft alımından kaçılmış olunur.